Ruhumu bıraktım rüzgara..


Mayıs geride kalıyor, sıcaklar çoktan geldi.. Ben kendimi depo insanı vs plaza kadını arasında kaybetmişken, ruhum deniz kenarına gitmek, rüzgarda saçlarımı savurmak, yüzümde kum tanelerini hissetmek istiyor..

Kendimi bildim bileli sportif bi yaşantım var ama hepsinin sonu maymun iştahlılığıma heder oldu. Voleyboldan, yüzmeye, hentboldan, basketbola ve tenise.. Hepsi başladı ve saygısızca bitti..

Ama kendimi bu yıl aştım, kışın board yaptım ve inanılmaz zevk aldım.. Ama üstünde biraz daha çalışmam lazım tabi :)

Şimdi ise gözümü windsurf'e çevirdim.. Bu yıl sadece çevirmekle kalıcam belki ama seneye yazın kendimi dalgalara bırakmamak için en ufak bir neden yok.. Evet evet, sörf yapmak istiyorum.. Ufacık board ve yelkeni su üstünde tutmak için çabalayıp, gözüme su kaçsın, burnumdan su çıksın istiyorum..


***********************************************

Yaz büyük kentlerde bitmişken, ama hafif bir rüzgarla sıcaklığını küçük yerlerde sürdürürken gitmiştik.. Sürprizleri severim çok, böyle bir yere gelmek de benim için bir sürpriz olmuştu.. Hayallerimdeki gibi bir bahçe, mutluluk beyazı odalar ve pek şirin iki evsahibesi..

Alaçat Kırevi: http://www.alacat.com.tr/

Gidin, görün, dinlenin, huzur bulun, tekrar aşık olun..


Domates Festivali @ İspanya


Kırmızı kırmızı domatesler..


Hayır hayır, artık dışı kırmızı içi sarı, tatsız tutsuz, abidik gubidik şekilsiz domatesler yemek istemiyorum.. Ki ben domatesi elma gibi yerim, akşam yemeği yerine yerim, öğün arası atıştırmalarımda yerim, sabahları yumurtama katar menemen yapıp yerim ama asla ve asla çorbasını içmem.. Gene de marketten aldığım o domatesleri yemeğe başlayınca üfleyip püflüyorum.. Böyle de domates olmaz ki ama..

Peki ben ne yaptım? Gittim domates tohumları aldım, bi güzel saksı aldım, torf aldım.. Onları bi güzel saksıma yerleştirdim.. Şimdi ise çimlenmeye başlamalarını bekliyorum.. Her gün suluyorum, toprağını elliyorum nemli mi diye.. İşten döner dönmez gidip bi süre çömeliyorum saksımın yanına, bakınıyorum her şey yolunda mı diye.. Hani o reklamdaki adam gibi yağmur yağsa şemsiye tutacak haldeyim.. Bi an önce çimlensinler, sonra büyümeye başlasınlar diye bekliyorum..

Yalnız büyünce nasıl yükselicekler, bu ağırlıkları nasıl kaldıracaklar diye düşünürken süper bi çözüm buldum internette.. Sizinle de paylaşmak isterim :)





************************************************

Ağustos'un son çarşambası, her yıl İspanya'da domates festivali düzenleniyor..

Bu sene 27 Ağustos'a denk geliyor, şimdiden biletleri almak lazım.. Belki o zamana olgunlaşan domateslerimi de yanımda götürürüm :) Ama yok yok vazgeçtim, o kadar emek, uğraş, sonra elalemin üstüne at.. Hayatta olmaz!




Dali's Woman at Window

Penceredeki kız..

Ne zaman tanıştım onunla bilmiyorum, ama hatıramdaki en eski resim bu.. İngilizce derslerinden birinde, hocamız bir resim seçip onu anlatmamızı istemişti.. ben de içinden bir sürü hikaye çıkabilcek onca resim varken bunu seçmiştim.. belki de o kız benim içimi anlatıyordu o zaman.. o deniz ise hayatta bakmak istediğim tek manzarayı gösteriyordu..

Bendim işte o kız.. Düşüncelere dalan, hayatta bir sürü şeyi kurgulayan, detaylarda boğulan, hayaller aleminde gezen.. O pencereden bakarken bir balinanın denizin içinden yükseldiğini de düşleyebilirdim, tek katlı yüzen bir ev de inşa edebilirdim tam ortasına.. Sonra yaşardım orda valla.. Uzanırdım ahşap katın üstüne, elimi de denizin ılık sularına bırakırdım.. Bak o zaman işte o yarattığım balina elimi kapabilirdi..


Böyle böyle şeyler düşünüp kendimi eğlendirebiliyorum ben.. Tek başınayken de hiç sıkılmıyorum.. Ama bazen o denizin sularında da bunalabiliyorum, boğulabiliyorum.. O zaman da her şey sanki toz pembe ama ben koca dünya içinde tek siyah noktaymışım gibi hissediyorum..

Tabi ingilizce hocasına bunları anlatmadım zamanında.. Resmin çerçevesinin dikdörtgenliğiyle pencerenin çerçevesinin bizi aynı noktaya, resmin tam ortasına doğru yönlendirmek istediğini, kızın deniz/dışarı çıkma özleminden falan bahsettim..

***********************************************

Asıl söylemek istediğimse Salvador Dali.. Eylül'de Sabancı Müzesinde..

Merakla bekliyorum, soyutların somutlaştığı o resimlerde tüm zamanımı harcamak istiyorum..