Penceredeki kız..
Ne zaman tanıştım onunla bilmiyorum, ama hatıramdaki en eski resim bu.. İngilizce derslerinden birinde, hocamız bir resim seçip onu anlatmamızı istemişti.. ben de içinden bir sürü hikaye çıkabilcek onca resim varken bunu seçmiştim.. belki de o kız benim içimi anlatıyordu o zaman.. o deniz ise hayatta bakmak istediğim tek manzarayı gösteriyordu..
Bendim işte o kız.. Düşüncelere dalan, hayatta bir sürü şeyi kurgulayan, detaylarda boğulan, hayaller aleminde gezen.. O pencereden bakarken bir balinanın denizin içinden yükseldiğini de düşleyebilirdim, tek katlı yüzen bir ev de inşa edebilirdim tam ortasına.. Sonra yaşardım orda valla.. Uzanırdım ahşap katın üstüne, elimi de denizin ılık sularına bırakırdım.. Bak o zaman işte o yarattığım balina elimi kapabilirdi..
Böyle böyle şeyler düşünüp kendimi eğlendirebiliyorum ben.. Tek başınayken de hiç sıkılmıyorum.. Ama bazen o denizin sularında da bunalabiliyorum, boğulabiliyorum.. O zaman da her şey sanki toz pembe ama ben koca dünya içinde tek siyah noktaymışım gibi hissediyorum..
Tabi ingilizce hocasına bunları anlatmadım zamanında.. Resmin çerçevesinin dikdörtgenliğiyle pencerenin çerçevesinin bizi aynı noktaya, resmin tam ortasına doğru yönlendirmek istediğini, kızın deniz/dışarı çıkma özleminden falan bahsettim..
***********************************************
Asıl söylemek istediğimse Salvador Dali.. Eylül'de Sabancı Müzesinde..
Merakla bekliyorum, soyutların somutlaştığı o resimlerde tüm zamanımı harcamak istiyorum..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder